Mistiklerin itirazlarına rağmen, geleceği tahmin etmek neredeyse imkansıza yakındır. Fakat yine de, güneşin doğmaya ve batmaya devam edeceği gibi bazı şekleri güvenle bekleyebilirsiniz. Ekonomik açıdan da benzer bir durum söz konusudur; bazıları, hesaplamaların olası akımları belirlemekte veya makroskobik yaklaşımların ekonominin yada para biriminin yönünün tahmininde kullanılabileceğini savunmaktadır. Öte yandan, ani bir etken bu denklemi tamamen değiştirebilir. Şu aşamada netliğe yakın en tahmin merkez bankalarının normalleşmeye doğru yönelmeleri ile birlikte faiz oranlarının artacağıdır.
Şu an piyasaya hakim olan genel inanış Amerika Merkez Bankası'nın faiz oranlarını Eylül ayında yükselteceği yönündedir (fakat eli kulağında olan bu hamle bir senedir beklenmektedir o yüzden biraz temkin şarttır!). İngiltere'de faizler 2009 yılının Mart ayından bu yana %0.5 seviyesinde sabit tutulmaktadır - aslında bu bile size Küresel Finansal Kriz'in yarattığı yıkımın ne derece büyük bir boyuta ulaştığının kanıtıdır. İngiltere ekonomisinin kat ettiği mesafe düşünüldüğünde artırımların burada da başlaması kaçınılmaz hale gelmektedir. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, 2015 yılı sonunda oranların yukarı ilerlemeye başlayabileceğini ifade etmiştir. Yapılacak artırımların küçük adımlar şekilde olacağına kesin gözü ile bakılabilir zira artırımlar sonrasında ekonomide ne gibi değişimler yaşandığını incelemek gerekecektir. Başkan Carney'in kristal küresi faizlerin üç yıllık dönemde %2 seviyesine ilerleyeceği görünmektedir. İngiltere Merkez Bankası'nın 300 yıllık tarihindeki ortalama değerin (%4.5) neredeyse yarısı.
Carney'in düşünceleri, hepimizin tahmin edebileceği gibi, İngiltere ekonomisinin dış etkiler dolayısıyla yaşanabilecek şoklara bağlı olarak (akla ilk olarak Euro Bölge geliyor) değişebilir; kısacası artırımın zamanlaması ve adımlarım büyüklüğü değişim sergileyebilir. Uzun lafın kısası, Başkan Carney gündoğumu kehanetinde bulunuyor fakat güneş bulutlar tarafından engellenebilir.