İşsizlik oranı hesaplanırken ülkeler artık iş arayanlarının sayısını toplam işgücüne oranlamak gibi bir yöntemi kullanmamaktadır. Pek çok ülkede, işsiz olarak nitelendirilebilmeniz ve hatta işsizlik sigortasından faydalanabilmeniz için "aktif bir şekilde" iş arıyor olmanız gerekmektedir. Yarı zamanlı işlerde çalışanlar veya dilediklerinden daha az saat çalışan kişiler de bu rakama dahil edilmemektedir. Bu istatistiksel hesaplama aslında işsizlik tablosunu gözler önüne seremese de uygulanmaya devam edecektir.
Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin Eylül ayında 142000 yeni istihdam kazandığı haberi tek başına kulağa biraz olsun iyi gelmektedir fakat piyasa beklentisinin 205000 düzeyinde olması ABD borsalarında kısa ömürlü bir düşüş yaşanmasına yol açmıştır. Yeni nesillerin gelmesi dolayısıyla ABD işgücü sürekli genişlemektedir ve katılım oranının sabit kalabilmesi için her ay yaklaşık 125000 civarında yeni istihdam yaratılması şarttır (burada biraz aşırıya kaçma olabilir zira her ay işgücünün bir bölümü emekliye ayrılmaktadır).
İstihdam verileri, daha detaylı ve sonradan kesinleşen rakamlara bağlı olarak değişim geçirebilmektedir. En azından bu raporda da Temmuz ve Ağustos ayına ait rakamların daha yukarı taşınacağı ümit edilmekteydi. Fakat beklenenin aksine Ağustos ayı rakamı 37000 eksiltilerek 136000 seviyesine, Temmuz ayı rakamı ise 22000 eksiltilerek 245000 seviyesine indirilmiştir. Katılım oranı (istihdam arayan potansiyel işgücünü oluşturan dilim) ise son 35 yılın en düşüğüne, %62.4 seviyesine, gerilemiştir. "Fazladan" sağlanan 17000 istihdama karşın işsizlik oranının %5.1 seviyesinde kalmasında ise -iş bulma şansının gerçekçi bir şekilde arttığını düşünerek- aktif olarak iş avına çıkanların rolü bulunmaktadır.
Amerika Merkez Bankası'nın faizleri çok ciddi bir derecede yükseltmesi pek de olası değildir; yükseltilmesi durumunda iş çevrelerinin büyümek için gerekli personelini işe almak konusunda iki kez düşüneceğine inanılmaktadır. Bu sebepten dolayı, faizlerin gelecek yıla kadar aynı seviyede kalması muhtemeldir. Fed, faizlerin yükseltilmesi sürecinin kademeli bir şekilde gerçekleşeceğini ve ABD istihdam piyasasının bu artışa dayanacak güce kavuşana dek bekleyeceğini anlatmakta büyük ıstırap çekmektedir. Şu anda uygulanan politika eski başkan Ben Bernanke dönemine uzanmaktadır. Çin ekonomisinde şu an gözlenen (göreceli) zayıflık küresel ekonomi üzerinde bazı olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Aralarında Uluslararası Para Fonu'nun da bulunduğu bir grup kuruluş ABD'de faizlerin artmasının küresel büyümeyi zorlayacağı konusunda uyarılar yapmaktadır. Kısacası kehanetler Fed'in rotadan bir süre daha sapmayacağını işaret etmektedir.