Birleşik Krallık'ın süregelen Avrupa Birliği üyeliğine yönelik referandumu detaylı bir şekilde sorgulamadan veya başbakanın topluluk dışına çıkmanın daha hayırlı olabileceğini düşünen halkı -anlaşmada yapılan yeni değişiklikler dolayısıyla- toplulukta kalmaya ikna etmeye çalışmasının gerekip gerekmediğini tartışmadan önce bir şey hatırlanmalıdır ki o da referandum sözünü veren kişinin bizzat Muhafazakarların lideri David Cameron olduğudur. Bu yüzden, Başbakan David Cameron'un ayrılık yönünde kullanılacak oyların "karanlığa adım atmak" olacağını söylemesi bu gerçekle birlikte değerlendirilmelidir. Bu tartışma aslında ülkenin hiç de ihtiyacı olmayan bir tartışmadır. Konu ekonomik değil tamamen politiktir.
Geçen hafta, Britanya'nın istediği reformların gerçekleştirildiği yeni anlaşma Avrupa Birliği'nin diğer 27 üyesinin de onayını almıştır - İngiltere'nin topluluktaki ortakları da İngiltere'nin ayrılığından yana değildir. İngiltere hükümeti tarafından anlaşmaya yönelik detayların yer aldığı resmi yayında açıklama yapan Cameron:
"Birleşik Krallık'a Avrupa Topluluğu içerisinde özel bir statü kazandıran yeni bir anlaşmayı garantiledik. Bu resmi raporda da anlatıldığı üzere, daha yakın bir bağ kurmamız konusu kalıcı bir şekilde bertaraf edilmiştir; böylelikle Avrupa'nın bir süper eyaleti olmamamız garantilenmiştir. Avrupa Birliği'nden gelen mültecilerin bizim sosyal güvencelerimize erişimi konusunda çok sıkı yeni kısıtlamalar olacak. Böylelikle ülkemize gelenler bir şeyler vermeden istediklerini alamayacaklar. Aynı zamanda, ekonomimiz için hayati önem taşıyan korumaları da elde ettik. Euro Bölgesi dışında kalırken, tek bir ortak piyasanın kurallarını belirlemede tam söz sahibi olmaya devam edeceğiz"
Başbakan anlaşmayı parlamentoya sunarken yaptığı açıklamalarda referandumun 23 Haziran 2016 tahirinde gerçekleştirileceğini de ilan etmiştir. Bu, en azından, İngiltere'nin karar vermesi için gereken süre üzerindeki belirsizliği ortadan kaldırmıştır. Yatırımcıların İngiltere'nin topluluktan ayrılabileceği riskinden uzaklaşmak maksadıyla yaptıkları işlemler sterlinin Euro ve Amerikan doları karşısında değer kaybetmesine yol açmıştır. Halihazırda süregelen tartışmalar zaman ilerledikçe artacaktır.