İdeal bir dünyada finansal sözleşmeler her zaman vade süresini doldurur ve anlaşma her zaman yerine getirilir; bunu özel sektör için de düşünebilirsiniz fakat iş hazine tahvillerine kendinizden daha da emin olmanız gerekmektedir. Her şeye rağmen, koşullar değişebilir; kuruluşlar ve ülkeler kötü yönetilebilir, veya şansızlıklar yakalarını bırakmayabilir. En nihayetinde de anlaşma yapılırken verdiği sözleri yerine getiremeyecek bir durumla karşı karşıya kalınabilir. Ülke bazında gerçekleşen vakalar içerisinde en dikkat çekeni Arjantin'in 2002 yılında yaşadığıdır. Ülke, 100 milyar Amerikan dolarına varan borç batağı içinde batmıştır - Bu rakam, Avrupa Borç Krizi esnasında, Güney Kıbrıs'ın bankalarını hayatta tutabilmesi için icabına bakması gereken borç miktarının on katına denk gelmektedir.
Eğer bir firma ödemelerini gerçekleştiremez duruma gelirse, iflas ettiğini ilan edebilir - bazı durumlarda kendisine verilen ikinci şans ile yeniden ayaklarının üzerinde durmaya başlayabilir. Diğer taraftan, ülkelerin iflas bayrağı çekmesi mümkün değildir - bu yüzden temerrüde düşerler. Bir ülkenin temerrüde düşmesinin ilk etkisi artık uluslararası para piyasalarına erişiminin bir anlamda kesilmesidir - şartların eskisine dönebilmesi için öncelikle borcun temizlenmesi şarttır. Tabi bu durumla yüzleşen ülkelerin fon bulamayacağını söylemek de yanlış olur. Ülkenin bundan sonra bulacağı paralara yüklü bir faiz ödemesi gerekecektir zira borç verenler gelecekte çekilecek sıkıntılara yönelik risk payını da eklerler.
Arjantin, kendisine borç verenlerin %92'si ile bir "saç tıraşı" (toplam borcun sadece belli bir kesiminin ödenmesi) konusunda anlaşma sağlamıştı fakat bahsi geçen hazine tahvillerinin bir bölümü orijinal fiyatında çok daha altında "Akbaba Fonlar" tarafından satın alınmıştı. Bu fonların borçların tamamının eksiksiz bir şekilde ödenmesi konusunda diretmeleri neticesinde olay yargıya taşındı ve ABD mahkemesi Arjantin aleyhine bir karar verdi. Bugün Arjantin borçlanırken, Güney Amerika ülkelerinin ödediği faizin (%5) iki katından fazlasını ödemek durumundadır.
Eski Devlet Başkan Kirchner akbaba fonları ile uzlaşmayı reddetse de, Aralık ayında göreve gelen Marci yönetimi bu sorunu 4.6 milyar dolarlık bir ödeme yaparak çözmeyi planlamaktadır. Devlet Başkanı Marci'nin bunu gerçekleştirebilmesi için yasal bazı düzenlemelerin onaylanması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Eğer bu hamle başarıya ulaşırsa, Arjantin yeniden uluslararası para piyasalarına erişim sağlayabilir ve borçlanma oranını gelecekte yeni yatırımlar yapmasına yardımcı olabilecek bir seviyeye çekebilir.