Amerika Merkez Bankası, 2015 yılının Aralık ayında daha önce yedi yıldır süregelen sıfır faiz politikasına son vermiş ve neredeyse son on yıl içindeki (Haziran 2006) ilk faiz artırımını gerçekleştirmişti. Faiz oranlarını "normalleştirme" sürecine başlama kararı uzun süredir beklenmekteydi ve varlık alımlarının nihayete erdiği Eylül 2014 tarihinden beri tahmin edilmekteydi. Plan, daha alışılageldik bir ekonomik ortama dönülmesi maksadıyla, Fed'in 2016 yılında oranları dört kez artırması yönündeydi. Öte yandan, 2016 yılını -petrol fiyatlarının çöküşü ve Çin ekonomisinin zayıfladığına dair endişeler yüzünden- ayı piyasası karşılamıştı.
Petrol fiyatlarının gerilemesinden kaynaklanan endişeler alsında yeni bir şey değildir. Küresel Finansal Kriz döneminde de varil başına 140 USD seviyeleri görülmüş, sonrasında 40 USD seviyelerine çekilmişti. 2011 yılı sonlarına doğru 120 USD seviyesine geri tırmanan petrol fiyatları 2014 yılının Haziran ayına kadar 100-120 USD seviyeleri arasında gidip gelmişti. En nihayetinde, fiyatlar şu anki 40 USD seviyesini görmeden önce 30 USD seviyelerine temas etti. Çin ekonomisinin yavaşladığı (buna rağmen sıra dışı bir derecede genişlemeye devam ettiği) son birkaç yıldır tüm dünyaca bilinmekteydi. Fakat piyasalar her zaman rasyonel değildir ve Amerika Merkez Bankası ekonomik veriler kadar piyasanın havasını da düşünmek zorundadır.
Bu sebepten ötürü, Federal Açık Piyasa Komitesi faiz oranlarını şu an için %0.25 ile %0.50 aralığında bırakmıştır ve 2016 yılında sadece iki artırım gerçekleşeceğini tahmin ettiğini açıklamıştır. Merkez bankası büyüme tahminlerini de azaltmış ve %2.4 seviyesinden %2.2 seviyesine çekmiştir. Yine de, istihdamın güçlenmeye devam edeceğine ve enflasyonun hedeflenen %2 seviyesine doğru tırmanacağına inanmaktadır.