Üye ülkelerin diğer ülkelerin iç meselelerinde aldıkları kararlar hakkında yorum yapması pek sık rastlanılır bir şey değildir fakat yakın zamanımızda ikinci kez dış güçlerin Britanyalıların yapacağı referandumda ne yönde oy kullanması gerektiği konusunda fikirlerini bildirmeye can attıklarını görmekteyiz (ilki İskoçya'nın özgürlük referandumuydu). 23 Haziran tarihinde yapılacak bu yeni referandum ise İngiltere Avrupa Birliği'nden ayrılsın mı ayrılmasın mı sorusuna yanıt arayacaktır.
Şimdi görüş bildiren grup oldukça etkili bir topluluktur: G20 - dünyanın en büyük 20 ekonomisi. G20 ülkelerinin maliye bakanları kısa bir süre önce Çin'de iki gün süren toplantılar gerçekleştirmişler ve burada İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının küresel ekonomi üzerinde bir "şok" etkisi yaratacağını ifade etmişlerdir (G20 üyesi olan İngiltere'de hükümet genel olarak Birleşik Krallık'ın topluluk içerisinde kalmasını destekleme kararı almıştır fakat bakanlar ve parlamento temsilcileri kendi fikirlerini diledikleri gibi yayma hakkına sahiptir).
Görünüşe göre bu "ayrıl/ayrılma" referandumu gerçeklerden çok insanların kendi kanaatleri belirleyecektir. G20 tarafından yapılan açıklama insanlara Avrupa Topluluğu'ndan ayrılmayı seçmelerinin ateşle oynamak olduğunu anımsatmıştır. Öte yandan, eksi başbakanlardan (Muhafazakarlar) Nigel Lawson G20 tarafından yapılan açıklamanın "absürd" olduğunu ifade etmektedir ve "Britanyalılar, G20'nin kendilerine ne yönde oy kullanmaları gerektiğini söylemesini uygun görmeyeceklerdir. Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılmasının ekonomik şoka neden olacağı düşüncesi de absürddür. G20 üyelerinden on beş tanesi Avrupa Topluluğu dışındandır ve bu ekonomik şoka neden olmamıştır. Aslında çoğu AB ülkelerinin büyük bir bölümünden çok daha iyi bir konumdadır" demektedir.
Lord Lawson burada biraz iki yüzlü davranmaktadır. G20'nin on beş üyesi blok üyesi değildir ve Britanya ile yakın ticaret ilişkisinden faydalanmamaktadır. Eğer öyle olsalardı, blok üyeliğinden ayrıldıktan sonra ilişkilerinin sanki hiç bir şey olmamış gibi devam edeceğini düşünebilir miydiler? Amerika ve Kanada (Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması sayesinde) Avrupa Birliği ile olan ticaret bağını güçlendirmeye çalışmaktadır. Eğer işler bu kadar kolay olsaydı, bölgesel ticaret anlaşmaları yapmak, bariyerleri azaltmak ve uluslararası bağlar kurmak için onca emek gerekmezdi. İngiltere'nin şu anda Avrupa Birliği içerisinde elde ettiği kazançlar ve yaşadığı kayıplar üzerinde bir tartışma gerçekten iyi olurdu - bu arada AB'den ayrılmaya bağlı riskler ve avantajlar da ortaya dükülebilirdi.