Kraliçe Elizabeth kısa bir süre önce 90ıncı yaşını kutlamıştır ve Shakespeare öleli tam 400 yıl geçmiştir - Amerika Birleşik Devletleri Başkanının İngiltere'yi ziyaret etmesi için bundan iyi bahane olabilir mi? Yanında bir danışman ordusu bulunan Başkan Obama tabi ki İngiltere'nin kısa bir süre sonra referanduma gideceğini bilmektedir. 23 Haziran tarihinde yapılacak bu referandum İngiltere'nin AB üyeliğini sürdürüp sürdürmemesine yöneliktir. Londra Valisi Boris Johnson, herhalde Obama ve yanındakilerin ne yönde konuşacağını biliyor olsa gerek, ABD Başkanı'nın Britanya'nın blok içerisinde kalmasını desteklediğini söylemesinin yalın bir iki yüzlülük olacağını ifade etmiştir. Aslına bakarsanız bu durum bir hayli şaşırtıcıdır zira kendisi şu ana kadar Avrupa'nın birlikteliği savunucusu olarak değerlendirilmekteydi. Vali Johnson'un bu hareketi ileride, David Cameron sonrasında, Muhafazakar partinin liderliğine soyunacağı fikrini akla getirmektedir - fakat kendisine sorarsanız bunu inkar edecektir.
Başkan Obama İngiltere'nin nüfuzu konusunda yorum yaparken, "Birleşik Krallık, güçlü bir Avrupa Topluluğu'na önderlik ederken en iyiyi başarmaktadır. Avrupa Birliğinin bir parçası olmak İngiltere'nin kuvvetini artırmaktadır. Bana göre AB, İngiltere'nin gücünü yönlendirmekten ziyade büyüklüğünü artırmaktadır. Amerika, İngiltere'nin etkisinin -Avrupa içerisi de dahil- kuvvetlenmesini istemektedir" sözlerini sarf etmiştir.
Basın toplantısında ABD'nin şu sıralarda ABD/AB arasında gerçekleşmesi planlanan büyük bir ticaret anlaşması üzerinde (Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı) çalıştığını hatırlatan Başkan Obama, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılması durumunda Amerika ile böyle bir ticaret anlaşması yapabilmek için sıraya girmesi gerektiğini ve sıranın İngiltere'ye gelmesinin 10 yıl alacağını ifade etmiştir.
Artan depresyonun bir işareti olsa gerek, İngiltere'nin ayrılmasını savunanlar Başkan Obama'nın "kuyruk" kelimesini kullanmasına odaklanmaya itmiştir (Obama'nın Amerikalıların tercih ettiği sıra kelimesi yerine İngilizlerin kullandığı kuyruk kelimesini söylemesi kendisine Downing Street'in telkinde bulunduğu iddialarına yol açmıştır). Ayrılıkçıların iddiaları gerçek olarak değerlendirilirse, İngiltere'nin AB içerisinde kalmasına destek veren her yabancı kuruluş veya örgüt yukarıda başka bir yerden emir almaktadır. Birleşik Krallık'ın AB ile yolunu ayırması halinde ekonomisinin daha zayıf bir hale geleceğini belirten tüm raporları sahtecilik olarak nitelendirmek veya gelecekte yapılacak ticaret anlaşmalarının şu an yürürlüktekileri aratacağını savunmayı Brüksel'e teslimiyet şekilde göstermek işi çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Bu ekonomik raporların veya düşüncelerin aksini ispat etmek istiyorlarsa, kendi tezlerini destekleyecek veriler sunmaları şarttır. Ekonomik anlamda endişe verici bir durum, bu tip safsataların halen seçmenin ilgisini çekmesidir. Kısacası alınacak karar ekonomik gerçeklerin sağladığı temele dayanmayacaktır. Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu'na karşı hissedilen kızgınlık bloktaki tüm ülkelerde gözlenmektedir. Tartışmanın bundan sonra kalınsın mı gidilsin mi konusuna odaklanması yerine, 28 üyesi bulunan topluluğun daha çok iş ve zenginlik sağlayabilmesi için nasıl bir değişim geçirmesi gerektiği üzerine yapılması şarttır.