Fransa, Euro Bölgesi’nin ikinci en büyük ekonomisine sahiptir fakat Küresel Finansal Kriz’in yarattığı yıkımın etkileri ile halen mücadele etmeye çalışmaktadır. Tasarruf tedbirlerine duyulan öfke Başkan Sarkozy’nin görevine son verse de, yerine geçen Francois Hollande tarafından verilen sözlerin uygulanmasının bir hayli zor olduğu da anlaşılmıştır. Kendisi de artık inatçı bir şekilde gerilemek bilmeyen işsizliği azaltabilmek maksadıyla hoş karşılanmayan kararlar almak zorunda kalmaktadır.
Fransa’da uzun vadeli ortalama işsilizlik oranı %9.22 gibi yüksek bir seviyededir. 1996 ve 2015 yılları arasında %7.7 ile %10.7 arasında değişen işsizlik oranı bugün %10.3 seviyesinde bulunmaktadır. Fransa’da haftalık çalışma süresi 35 saat olarak belirkenmiştir ve çalışan kişiler işlerini korumaya yönelik bir dizi koruma tedbirinin keyfini çıkarmaktadır – bu korumaların büyük bölümü sosyalist yönetimler tarafından hayata geçirilmişti. Hollande’nin sosyalist yönetiminin gücünü kullanarak bu yasaları tartışmaya açmadan parlamentodan geçirdiği hatırlanacak olursa, durum gerçekten ironiktir.
Yeni reformlar Paris ve Fransa’nın diğer kentlerinde protesto eylemlerine yol açmıştır. Bu yasada 35 saat çalışma süresinin korunmasına karşın, çalışanlar veya sendikalar işveren ile daha az çalışma süresi veya maksimum 46 saat üzerinden pazarlığa gidebilecektir. Yeni kurallar çalışanların doğum/ebeveynlik izni ve evlilik gibi durumlarda işten ayrılma sürelerine kısıtlama getirmektedir. Son olarak, işverenlere maaşların düşürülmesi ve işçilerin işten çıkarılması konularında daha fazla esneklik tanınmaktadır. Bu yasanın uygulamaya sokulmasının ardındaki temel fikir, işverenlerin gelecekte işlerin beklenmediği gibi gittiği dönemlerde işçi çıkarabileceklerini bilmesinin daha çok istihdam sağlamalarına yardımcı olacağıdır.
Bu hamle, parlamentoda bir güven oyu yoklamasını da beraberinde getirmiştir – bu oylama Perşembe günü yapılacaktır. Eğer hükümet başarısızlığa uğrarsa teklif rafa kaldırılacaktır. Fakat uzmanlar, muhalefetin hükümeti zor duruma sokacak kadar çok oy toplayabileceğine şüpheyle bakmaktadır.