Japonya, ekonomik alanda, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in ardında yer alsa da düzensiz bir büyüme ve para biriminin “güvenli liman” olarak nitelendirilmesinin meydana getirdiği olumsuz etkiler ile mücadelesini sürdürmektedir. Ülkede fiyatların yerinde sayması ve hatta düşüş yaşaması, bu mücadeleyi daha da çetin bir hale getirmektedir. 2016 yılına doğru gelinirken 120.60 civarında olan USD/JPY paritesi bugün 109.50 seviyelerindedir.
Kısa bir süre önce açıklanan veriler Japon ekonomisinin 2016 yılının 1inci çeyreğinde %0.4 oranında genişlediğini -yani 2015 yılının son çeyreğinde yaşanan aynı orandaki daralmanın ortadan kaldırıldığını- göstermiştir. Analizcilerin tahmini büyümenin çok daha düşük bir düzeyde (tabi bunlar göreceli kavramlar), %0.1 oranında, açıklanacağını tahmin etmekteydi. Rakamların beklentilerin bir hayli ötesinde gelmesinin temelinde hükümet tarafından yapılan harcamalardaki artış, bireysel tüketimde ve ihracattaki (düşük petrol fiyatları ve Çin ekonomisine yönelik endişeler yüzünden yatırımcıların Japon yeni alımına gitmesine rağmen) güçlenme yatmaktadır. Büyüme oranı, %0.48 olan uzun vade ortalamasının (1980 yılından bu yana elde edilen değerlerin ortalaması) biraz gerisindedir. En hızlı büyüme 1990 yılının 2nci çeyreğinde (%3.2) yaşanırken, en büyük daralma 2009 yılının 4üncü çeyreğinde (%-4) gözlenmiştir.
Firmalar tarafından yapılan yatırımların ilk çeyrekte %1.4 oranında azalması iş dünyasının güven eksikliğini işaret etmektedir. Japonya piyasaları, 1inci çeyreğe ait raporun yayınlanması ertesinde belirgin bir değişim geçirmemiştir.
Geçmiş hükümet -ekonomiye olumlu ve hafif bir enflasyon enjekte etmek maksadıyla- satış vergilerinin kademeli olarak %10 seviyesine yükseltilmesini planlamıştı. Şu anda görevde bulunan hükümet, %8 olan satış vergisinin %10 seviyesine yükseltilmesini ertelemiştir. Tüketici talebine zarar vermemek için bu artışın daha da ileri bir tarihe öteleneceği spekülasyonları yapılmaktadır. Hükümetin satış vergilerini ilk başta artırmasının nedeni ülkenin yirmi küsür yıldan beri acı çektiği deflasyonun önüne bir set çekilmesi isteğiydi – tüketicilerin, fiyatların gelecekte düşmeyi sürdüreceğini bilmesi ve bu yüzden ihtiyaç duydukları şeyleri almayı ertlemeleri piyasadaki talebi zayıflatmaktadır.