Amerika Merkez Bankası (veya diğer merkez bankalarının) faiz oranlarını artırma isteğinin ardında bir sonraki resesyon döngüsünde ekonominin desteklenebilmesi için gerekli adımları atabilir durumda olma arzusu yatmaktadır. Faizlerin düşürülmesi ekonomiye olan desteği artıracaktır zira borçlamna oranları azaltılacaktır. Faizlerin artırılması ise -özellikle de enflasyonun çirkin yüzünü göstermeye başladığı dönemlerde- borçlanma oranlarını yükselteceğinden ekonomiyi soğutacaktır; böylelikle enflasyon da bastırılacaktır. Tabi eğer faiz oranları sıfıra yakın bir yerde bulunuyorsa, o zaman merkez bankası elindeki en klasik araçtan yoksun kalacaktır - Fed de bu sepebten dolayı oranları “normal” seviyelere yükseltmek istemektedir. Pek çok merkez bankasının halen faizleri çok düşük seviyelerde tutuyor olması aslında Küresel Finansal Kriz’in küresel ekonomilere verdiği zararın ne boyutta gerçekleştiğini daha da net ortaya koymaktadır.
Fed, son toplantısında faiz oranlarını değiştirmeme kararı almıştır, faizler en azından bir ay daha şu anki seviyelerde devam edecektir. Merkez bankasının bildirisinde İngiltere’nin Avrupa Topluluğu ile ilişkilerine yönelik belirsizlikler ve istihdam piyasasındaki yavaşlamanın faiz artırımının önüne geçen faktörler olduğunu bildirmiştir. Fed’e göre: “Bu seçim Birleşik Krallık ve Avrupa için çok önemli bir karardır. Bu, küresel finansal piyasaların durumunu ve şartlarını değiştirebilecek etkiler doğurabilir. Eğer böyle bir vaka gerçekleşirse, ABD ekonomisinin de tesir altında kalması söz konusu olacağından para politikalarının geleceğine karar verirken bu faktör de değerlendirilecektir. İhtiyatlı ilerlemek ve faiz oranları hedefimizi yükseltmek ekonomik büyümenin ılımlı bir düzeye erişeceğini -istihdam piyasasının güçlenmeyi sürdüreceğini ve enflasyonun hedef olarak tayin edilen %2 seviyesine doğru ilerleyeceğini- teyit etmemize olanak tanıyacaktır.”
Kandırılmaya devam eden ayrılık yanlıları, Fed’in bu kararının “panik yaratma” komplosunun bir parçası olduğuna inanacaklardır. USD/JPY paritesi bu senenin başında 120.6 seviyelerindeydi. Japon yeninin güvenli liman olarak nitelendirilmesinden ötürü parite bugün 104 seviyelerine alçalmıştır – bu durum Japon ihracatçıların başını ağrıtmaya başlamıştır. Eğer Birleşik Krallık Avrupa’dan ayrılmama karar verirse Japon yeni hızla değer yitirecektir. Tam aksi senaryoda ise Japon yeni daha çok güçlenecektir.