İngiltere Uzatma Dakikalarında Kendi Kalesine Attığı Gol İle Euro Dışında Kaldı

“Brüksel”i kırk üç yıldır Birleşik Krallık’taki her yanlışın kaynağı olarak gösterme faslı artık bir sona gelmektedir. İngiltere, kendisini dünyanın en başarılı ve büyük ortak pazarının, Avrupa Birliği’nin dışına çıkmak yönünde seçim yapmıştır. Britanya’nın tek başına kaldığı en son dönem Avrupa’nın neredeyse tamamını ele geçirmiş olan Nazi Almanya’sına karşı savaştı. O zamanlar bu bir övgü olmuştu. Şimdi ise bu bir deliliktir.

Bundan sonra bilinmeyen denizlerdeyiz. Avrupa Birliği’nin resmen terk edilmesi süreci iki yıl gibi bir zaman alacaktır. Bu sürenin sonunda Birleşik Krallık’ın Avrupa içinde herhangi bir söz sahibi olmayacaktır. İngiltere’nin komiserleri ofislerini terk etmek zorunda kalacaktır. Avrupa Parlamentosu üyesi olanlar ise büyük ihtimalle istifa edecek veya bir sonraki seçime kadar göreclerini sürdürecektir. Komisyonlar, Avrupa araştırma merkezleri, Avrupa Patenet Ofisi gibi Avrupa Topluluğu’na ait kuruluşlarda çalışan İngiliz vatandaşları kendilerine yeni bir iş aramaya başlayacaktır zira bu pozisyonlar sadece AB vatandaşlarına açıktır.

Piyasalara gelince, hisse senetleri düşüş yaşayacaktır - tabi bu geçici bir süre (günler belki de haftalar?) devam edecektir. Yine de, İngiltere borsaları büyük hasarlar alacak ve İngiliz firmalarının hisseleri kan gölüne dönecektir. İngiltere’nin verdiği oy karanlığa ve uzun süreli bir belirsizliğe atılan adımdır. Haberlerin manşetlere taşınması ile birlikte sterlin son altın ayın zirvesi olan 1.4902 seviyesinden çakılmış ve Avrupa piyasaları tepki verene kadar 1.32 seviyelerine doğru gerilemiştir. Bir gün öncesinde İngiltere’nin az bir farkla topluluk içerisinde kalacağı izleniminin oluşması bahisçilerin EUR/GBP paritesine yönelmesine yol açmıştı - şimdi bu kişiler çok büyük kayıplara maruz kalmıştır.

Güvenli liman olarak değerlendirilen Japon yeni güçlenmeye başlamıştır. Eğer bu durum devam ederse Japon ihracatçılara ciddi zararlar verir bir hale dönüşecektir - Japon ekonomisi zedelenecektir. Yurt dışında satılan ürünlerin parası Japonya’ya geri döndüğünde kazanç marjı düşecektir.

Yatırımcıların bu sonucu hazmetmeye ve buna bir anlam vermeye çalışmaları süreci piyasalarda karmaşaya sebebiyet verecektir; İngiltere’nin bir şekilde Avrupa ve dünyanın geri kalanı ile ticaret ilişkisi kurması gerekmektedir ve bu zaman alacaktır. İngiltere’nin ayrılması yönünda kampanya düzenleyenler hükümetin karar mekanizması içerisinde değildir. Ekonomik açıdan İngiltere için (Avrupa Birliği dışarısındaki) en mantıklı çözüm Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne (EFTA) katılmaktır. Tabi bu, Brüksel’e para ödemeye devam etmeniz ve insanların serbestçe dolaşım hakkını kabul etmeniz anlamına gelecektir ki böyle bir durumu seçmene açıklamanız mümkün olmayacaktır. Eğer bu seçenek kabul edilmezse, o zaman Avrupa Birliği’nin geri kalanının İngiltere’ye önerebileceği daha başka iyi bir ticaret anlaşması kalmayacaktır - topluluk içerisinde olmadığı halde bir ülkeye imtiyazlı ticaret fırsatı vermeniz hem hem bir yıkıma hem de aynı koşulları başkalarının da istemesine neden olacaktır ve en nihayetinde Avrupa Birliği diye bir şey kalmayacağından etkileri küresel bazda çok daha ciddi boyutlara varacaktır. Euro’nun paçavraya dönüşmesi Almanya, Fransa, İrlanda, İtalya ve İspanya dahil olmak üzere buradaki ülkeleri ekonomik krize sürükleyeceğinden son yıllarda yaşananlar bir kez daha tekerrür edecektir. Görünüşe göre Avrupa Birliği’nin ayakta kalması İngiltere’nin bir düzen tutturana kadar (üye ülkeleri isyan ettirecek kadar da uzun olmamalı) blok içerisinde idare etmesine izin verilmesi ile mümkündür. Avrupa Topluluğu bu dönemde yasalarını sadece kendisine hitap edecek şekilde reformlara tabi tutabilir. Böylelikle bürokrasi yükü hafifletilirken daha şeffar ve demokratik bir yapı elde edilebilir.

David Cameron’un pozisyonu kesinlikle savunulamaz. Önce referandum sözü verdi ardından da İngiltere’nin Avrupa Topluluğu dahilinde kalması gerektiğini savundu. Referandum sonucu onun öğütlerinin ve güvenilebilirliğinin sorgulanmasına yol açmıştır. İktidardaki parti ya kendisine yeni bir lider arayışına gidecektir yada erken bir genel seçim kararı alarak işleri daha da zora sokacaktır.

İnsanlar, İngiltere Merkez Bankası’na (banka yetkilileri bunun olabileceği uyarısında bulunmuştu!) sterlinin değer kaybını durdurmak maksadıyla müdahale etmesi çağrısında bulunmaktadırlar. Merkez bankasının para politikasını daha da gevşetmek için yapabilecekleri sınırlıdır. Görünen o ki bu kişilerin yapabileceği tek şey sterlinin -piyasalar yeter diyene dek- düşüşünü izlemek olacaktır.

Avrupa Topluluğu’nun bundan sonra yapacağı ilk şey işlerin rayında ilerlediğinden emin olmaktır; gerek İngiltere’de gerekse kıtanın geri kalanında. Topluluk içerisinde İngiltere’nin izinden gitmek isteyenler çıkabilir.

Dr. Mike Campbell
About Dr. Mike Campbell
İngiliz bir bilim adamı ve serbest yazardır. Belçika, Ghent’te doktorasını yapmıştır. İngiltere’den ayrılmasından bu yana Belçika, Fransa, Monaco ve Avusturya’da çalışmıştır. Bir yazar olarak ticaret, bilim, sağlık ve çevre konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.

En Sık Ziyaret Edilen Broker Değerlendirmeleri