1995 yılında kurulan Dünya Ticaret Örgütü’nin (DTÖ) merkezi İsviçre’nin Cenevre kentindedir. Örgüt, bu tarihten önce var olan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) yerini almıştır. GATT üyelerinin tamamı DTÖ’ye katılmıştır ve örgütün şu anda 164 üyesi bulunmaktadır - bu üyelerin haricinde gözlemci ülkeler de mevcuttur (bu ülkeler gözlemci statüsünü takip eden beş yıl içerisinde örgüte katılabilmektedir). Birleşik Krallık, kuruluşundan bu yana DTÖ üyesidir fakat ülkeyi ilgilendiren tüm görüşmeler AB üyelerinin ortak olarak kabul ettiği anlaşmalar dahilinde gerçekleştirilmektedir.
Dünya Ticaret Örgütü, bu yıl için yaptığı küresel büyüme tahminini %2.8 seviyesinden %1.7 seviyesine çekmiştir - Küresel Finansal Kriz’in hüküm sürdürü 2009 yılından bu yana en düşük tahmin. Tahminlerin aşağı çekilmesinin gerisinde Brezilya ve Çin’deki yavaşmalanın yanı sıra ABD’nin gerçekleştirdiği ithalatta gözlenen azalma da yatmaktadır.
Bu tahminlere göre, uluslararası ticaret son 15 yıl içerisinde ilk kez küresel büyümeden daha küçük bir artış sergileyecektir. Artış genellikle küresel GSYH’nin 1.5 katı olarak gerçekleşmektedir fakat bu sefer küresel genişlemenin beşte dördü civarında kalacaktır. Bu durum ilk kez 1982, ikince kez ise 2001 yılında gözlenmişti. DTÖ Başkanı Roberto Azevedo, “Ticaretteki büyümenin dramatik bir düşüş yaşaması çok ciddi bir durumdur ve bir uyarı çağrısı olarak değerlendirilmedir. Küreselleşme karşıtı düşümenin arttığı bu dönem endişe vericidir. Durumu daha da kötüleştirebilecek politikaların ortaya çıkmasının önüne geçilmelidir - burada sadece ticaret değil aynı zamanda istihdam, ekonomik büyüme ve gelişme perspektifleri de söz konusudur; kaldı ki bunların tamamı açık ticaret sistemi ile bağlantı halindedir” demektedir.
Dünya Ticaret Örgütü, Britanya’nın AB’den ayrılma kararı almasının en büyük etkisinin İngiliz sterli üzerinde meydana geldiğine dikkat çekmektedir. Örgüt, Britanya’nın büyüme hızının 2017 yılında yavaşlayacağını fakat resesyona girilmeyeceği tahmin etmektedir. Tabi bu konuda İngiliz hükümetinin uygulayacağı “planlar”ın da büyük etkisi olacaktır. Birleşik Krallık’ın bloktan ayrılma ile ne elde edeceğine yönelik sorular artsa da (özellikle de iş çevrelerinden), Başbakan bu hususta konuşmaya isteksiz görünmektedir.