IMF Finansal İstikrarın Korunması Konusunda Uyarıda Bulundu

Uluslararası Para Fonu (IMF), 2nci Dünya Savaşı’nın ardından kurulmuştur ve şu anda dünyadaki 195 ülkenin 189’u bu kuruluşa üyedir. Küresel mali işbirliği, sürdürülebilir ekonomik büyüme, uluslar arası ticaretin kolaylaştırılması, istihdamın güçlendirilmesi ve yoksulluğun azaltılması IMF’nin hedefleri arasındadır. Bu kuruluşun merkezi Washington’da bulunmaktadır ve 147’si üye ülkelerden olmak üzere toplamda 2600 çalışana sahiptir.

IMF sene içerisinde iki adet rapor hazırlamaktadır ve bunlardan kısa bir süre önce yayınlananında küresel ekonominin finansal istikrarsızlıklar (özellikle Çin, Japonya ve Avrupa’daki ) dolayısıyla risk altına girdiği uyarı yapılmaktadır. Birleşik Krallık’ta gerçekleştirilen referandumun sonucundan bir sürpriz olarak bahsedilmekte fakat şu ana kadar piyasaların şoku absorbe ettiği vurgulanmaktadır. IMF, bankaların elde ettikleri düşük kazançların finansal istikrarı tehlikeye atacağını da söylemektedir (bankacıların zor zamanlar geçirmesine pek fazla üzülen çıkmayacaktır herhalde). IMF’ye göre bu durum, bankaların kaynaklarını artırmalarına bir engel teşkil edecektir ve bu da gerek iş çevrelerine gerekse bireylere verilen kredilere sınırlama getirecektir (diğer bir deyişle, ekonomik büyüme ve tüketici talebi zarar görecektir). Gelişmiş ülkelerde faiz oranları tarihlerinin en düşük seviyelerindedir ve neticede bankaların kazançları etkilenmektedir. Raporda aynı zamanda emeklilik fonlarının ve sigorta şirketlerinin de bu düşük faizler dolayısıyla yara aldığı ifade edilmektedir (neticede bu kuruluşlar düşük yatırım araclarından yana tercih kullanmaktadır).

Bankalar, özellikle de Avrupa bankaları, beklenmedik krizlere hazırlıklı olabilmeleri maksadıyla ellerinde daha fazla likit tutmaya zorlanmaktadır. Raporda bu anlaşılabilir olarak değerlendirilmektedir fakat yapılması gereken daha pek çok şeyin bulunduğuna dikkat çekilmektedir. İtalya ve Portekiz bankalarının ciddi zorluklar yaşadığı belirtilirken, bunun gerisinde nakit rezervleri ve düşük kazanın yattığının altı çizilmektedir.

Japonya’da ekonomik zayıflığın kalıcılığını sürdürmesi ve çok düşük faiz oranlarının uygulanmasının, banklaların denizaşırı ülkelere itiiği söylenmektedir – bu hareket, bankaların faaliyette oldukları ülkelerde kendi para birimlerine erişmelerini zor hale getirmektedir.

Küresel finansal istikrara yönelik riskler 2016 yılındaki ilk raporun yayınlanmasından bu yana azalma kaydetmiştir. Yükselen emtia fiyatları ve Çin’e yönelik korukların azalması gelişmekte olan ekonomler üzerindeki baskıyı hafifletmiştir. IMF, bankalar haricindeki, borç temin eden firmalara dair de ihtiyatlı davranılması gerektiğini işaret etmektedir. Çin finansal sektörü ile mevcut bağların da Küresel Finansal Kriz’in sonuçlarından birisi olan küserel zayıflığı taklit ettiği dile getirilmektedir. Bu ifade, bir kuruluşun çökmesi halinde o kuruluş ile iş yapanların da acı çekeceği anlamına gelmektedir.

 

Dr. Mike Campbell
About Dr. Mike Campbell
İngiliz bir bilim adamı ve serbest yazardır. Belçika, Ghent’te doktorasını yapmıştır. İngiltere’den ayrılmasından bu yana Belçika, Fransa, Monaco ve Avusturya’da çalışmıştır. Bir yazar olarak ticaret, bilim, sağlık ve çevre konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.
 

En Sık Ziyaret Edilen Broker Değerlendirmeleri