Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını destekleyenler, kibirli bir şekilde, AB’nin Birleşik Krallık’a duyduğu ihtiyacın Birleşik Krallık’ın AB’ye duyduğu ihtiyaçtan daha fazla olduğuna inanmaktadır. Bu kişiler, bu sebepten dolayı, AB’nin Britanya’ya ne isterse vereceğini ve ticaret köprüleri kurarken zorluk çıkarmayacağını düşünmektedir. Ortada yazılı bir anlaşma olmadan buna inananlar hayalperestten başka bir şey değildir.
Avrupa Birliği’nin ekonomik performansına ait veriler kısa bir süre önce açıklanmıştır. Rakamlar, topluluğun en büyük ekonomisi Almanya’nın büyümeye devam ettiğini fakat büyüme hızının yavaşladığını ortaya koymaktadır: 1inci çeyrek %0.7, 2nci çeyrek %0.4 ve 3üncü çeyrek %0.2. Almanya Federal İstatistik Ofisi, “Dış ticaretteki gelişmeler büyüme üzerinde olumsuz etki meydana getirmiştir. İkinci çeyreğe kıyasla, ihracat düşük bir oranda gerilerken ihracat düşük bir oranda artış kaydetmiştir. Olumlu gelişmeler genel anlamda yerel talepten kaynaklanmıştır. Hanehalkı ve eyalet bazındaki harcamalar artış kaydetmiştir” demektedir.
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı Almanya’daki iş çevrelerini belirsizliğe itmiştir. ABD’de seçimleri kazanan Trump’ın serbest ticareti azaltmak ve korumacı bir tavır takınmak konusundaki söylemlerinin de bu belirsizliği artırdığı görülmektedir.
Almanya’nın 3üncü çeyrekte yakaladığı büyüme hızı, %0.3 olan Euro Bölgesi ortalamasının gerisinde kalmıştır. Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti tahminlerden yavaş büyürken İtalya beklentilerden yukarda, %0.3 oranında, genişlemiştir (İtalya ekonomisi 2nci çeyrekte yerinde saymıştı). 3üncü çeyrekte %0.1 oranında küçüleceği tahmin edilen Fransa ekonomisi %0.2 oranında genişlemiştir. Yunanistan %0.5 ve İspanya %0.7 oranında büyümelerine rağmen bu rakamlar tahminlerin gerisindedir. Avusturya ekonomisi %0.5 ve Portekiz ekonomisi %0.8 oranında genişlemiştir.