Amerikan halkı, Donald Trump’ı başkan seçerek kendilerini büyük bir bilinmezin tam ortasına atmışlardır. Kendisi, payına fazla bir şey düşürmeden, insanların duymak istediklerini söyleyen bir politikacıdır - Meksika sınırına örülecek duvar bunun en iyi örneğidir. Ekonomik çerçevede neler yaşanacağını ise zaman gösterecektir fakat şu ana kadar göreve getireceğini ilan ettiği “milyarderler kabinesi” belki önümüzdeki günlerde biraz ipucu verebilir.
Rakamlara kısa göz gediren biri bile Çin’in (kendi ürünlerinin Amerikan pazarındaki cazibesini muhafaza etmek maksadıyla) para birimi yuana müdahale ettiğini ve Amerikan doları karşısındaki değerini düşürdüğünün farkına varabilir. ABD bu konuda homurdansa da Çin’i resmi olarak manipülasyonla suçlamamıştır; zira bu yönde bir hamle ülkenin Çin’e karşı yasal girişimlerde bulunmasını zorunlu hale getirecektir ve tabi bu da bir ticari savaş başlatacaktır.
Donald Trump, bir süre önce Tayvan başkanının yaptığı kutlamayı (telefon görüşmesini) kabul ederek zaten Çinli yetkililerin keyfini kaçırmış ve yönetiminin “tek bir Çin” politikasına destek vereceği konusunda tereddüte yol açmıştır. Trump’ın ulusal ticareti yöneten bir kurumun başına Çin hakkında lafını sakınmayan Peter Navara’yu uygun görmesi de tansiyonu artırmıştır.
Trump’ın seçim kampanyasında danışman olarak yer alan Peter Navaro, Çin’i eleştiren kitaplar yazmış ve seçim döneminde Çin ve Meksika ile yapılan ticaret anlaşmalarının ABD’nin imalat sektörüne zarar verdiğini iddia etmişti. Yazdığı kitaplardan biri olan “Death by China”, okurlara “Amerika’yı ve ailenizi koruyun, Çin ürünlerini almayın” çağrısında bulunmaktadır. Bu tip kampanyalar Trump’ın seçimi kazanmasında rol oynayan faktörlerden birisidir. Navaro, yürürlükteki (Çin ile ABD arasındaki) ticaret anlaşmalarının, 20 milyon istihdam kaybına sebep olduğunu savunmaktadır. Diğer taraftan, ABD’de işsizlik tam istihdam seviyesine çok yakın seyretmektedir.