Birleşik Krallık’ın ağır endüstrinin yok oluşu Başbakan Thatcher’ın bir marifetidir ve 1970’li yılların sonu, 1980’li yılların başlarına uzanmaktadır. Madencilik, gemi inşası, seri üretim ve çelik yapımı gibi alanlarda çalışanlar doğal olarak İşçi Partisi’ni desteklemekteydi. 1970’li yıllarda “endüstriyel hareket” güç kazanmış ve Heath hükümetinin çöküşüne yol açmıştı. Britanya endüstrisinin ayağının kaydırılması sadece politik sebeplere dayalı değildi. 1970’li yıllar aynı zamanda çok uluslu büyük kuruluşların gerçek anlamda ortaya çıkışına da tanıklık etmiştir. Kapitalizmin, üretimin işgücünün düşük olduğu ülkelere kaydırılması sayesinde kazançların çok daha yükesltilebileceğinin farkına varması İngiltere’yi endüstriyel sektörden hizmet sektörüne kaydırmıştır.
Kısa bir süre önce yayınlanan rakamlar hizmet sektörünün Birleşik Krallık hazinesine 71.4 milyar sterlin vergi verdiğini ortaya koymuştur. Toplam vergilerin %12’sine denk gelen bu rakam sektörün ne derece önemli bir yere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Tahminler, Britanya’da yaklaşık 1.1 milyon kişinin bu sektörde görev yaptığı yönündedir. Diğer bir deyişle, işgücünün %3.4’i bu sektördedir. Rakamların detayına inilirse, ödenen vergilerin büyük bölümünün Avrupa’da yapılan işlemlerden kazanıldığı anlaşılabilir. Kaldı ki, Londra, Avrupa’nın finans merkezidir ve bu yüzden elde edilen kazancın fazlalığı pek de şaşırtıcı değildir.
Londra’nın finans dünyasında üstün bir yere sahip olmasının gerisinde İngiltere’de şubesi bulunan büyük finansal kuruluşlarının Avrupa’da da iş yapabilmesine olanak tanınmasıdır. Birleşik Krallık’ın Haziran ayında aldığı ayrılık kararı, sunulan bu şansın geleceğine yonelik belirsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Britanya’nın ortak pazar ile eski ilişkilerini koruyabilmesi için dolanım (AB vatandaşlarının hareket serbestisi) özgürlüğünü kabul etmesi şarttır. Bu nokta, Birleşik Krallık’ın en iyi ticaret anlaşamarına imza atacağını belirten Başbakan Theresa May tarafından hiçbir şekilde telaffuz edilmemektedir.
Hükümet, Lizbon Anlaşmasının 50nci maddesi yürürlüğe sokulmadan önce AB ile yapmayı planladığı anşalmalara dair planlarını ve beklentilerini parlamentoya açıkmala sözü vermiştir. Şu aşamada tartışılan en ktirik husus, hükümetin bu maddeyi uygulamaya başlamasının parlamentonun onayını gerektirip gerektirmediğidir. Birleşik Krallık yargısı konuya ilişkin kararını verecektir.