Britanya’nın Avrupa Birliği’nden boşanma kararı almasından bu yana geçen onca zaman içerisinde yapılan boş konuşmalar, “ülke için en iyi anlaşmaları koparacağız” ifadeleri bir nihayete ermiştir. Başbakan Theresa May, Birleşik Krallık’ın toplulukla gelecekte yürütülecek ilişkilere dair net açıklamalarda bulunmuştur. Görünüşe göre kendisi topluluğun yaptırımların tamamen kurtulmak niyetindedir; tabi aynı zamanda Avrupa’daki yakın doslarımızın bize ortak pazarın kapılarını kapatmayacağı umudunu da taşımaktadır.
Başbakan May, geçmişe göre nelerin değişeceğini belirten 12 madde sunmuştur; bunların arasında Avrupa Adalet Mahkemesi, Gümrük Birliği ve şu anda verilen katkı payı gibi konular yer almaktadır. May, Gümrük Birliği’nin belli bir bölümü uygulamak istemekte ve AB ile daha kapsamlı ve yeni bir ticaret anlaşmayı yapmayı dilemektedir. Anlaşıldığı kadarıyla kendisi Britanya’nın işine gelen maddelerden oluşan bir teklif düşünmektedir fakat AB böyle bir durumun mümkün olmadığını daha önce net bir dille ifade etmişti.
Hükümet, anlaşmanın son şeklinin parlamentonun onayına sunulacağını söylemektedir – parlamento (her zaman varılacağı düşünülen) bu anlaşmayı ya kabul edip uygulamaya koyacaktır yada AB’den çıkılması ertesinde hiçbir anlaşma mevcut olmayacaktır.
Başbakan, topluluğun isteklerini ters çevirmesi durumunda ülkenin bir vergi cennetine dönüştürüleceği tehdidini bir kez daha yinelemiştir. May aynı zamanda hiçbir anlaşmama yapılmamasını kötü bir anlaşamaya tercih edeceğini de vurgulamıştır.
Hükümet halen Lizbon Anlaşması’nın 50nci maddesini kendi başına uygulamaya sokabileceğini (Yüksek Mahkeme’nin kendi lehlerine bir karara varacağını) varsaymaktadır. Yüksek Mahkeme’nin konuya yönelik kararı halen beklenmektedir. Bu yetkinin onanması Başbakana iki yıllık ayrılık sürecini başlatma fırsatı verecektir.