Geleneksel ekonomik algıya göre, bir ülkede yeterli düzeyde enflasyon bulunması idealdir. Aşırı enflasyonun doğuracağı sonuçlar çok net ortadadır fakat konu aşırı düşük enflasyona gelince durum biraz daha bulanıktır. Teoride, enflasyonun negatif olması (deflasyon) durumunda tüketiciler ve iş çevreleri yapacakları alımları/yatırımları, fiyatların gelecekte ucuzlayacaklarını bildiklerinden ötürü, geleceğe ertelemeyi tercih edeceklerdir. Bu düşünce tarzının kalıcı hale gelmesi talebi azaltacağından ekonomi açısından istenmeyen bir hadise haline dönüşecektir. Merkez bankaları %2-3 düzeyinde istikrarlı bir enflasyon oranı hedeflerler - tabi maaşlardaki artış bu düzeyin gerisinde kalırsa, insanların alım gücü zaman içerisinde azalacaktır.
Avrupa Merkez Bankası (Euro bloğunda) enflasyon hedefini %2 olarak belirlemiştir. Bölgedeki enflasyon en son 2013 yılında bu düzeylerdeydi; geçen senenin Şubat ayında ise bu rakam %-0.2 seviyesine kadar gerilemişti. Bir süre önce açıklanan Aralık ayı verileri blokta enflasyonun %0.6 seviyesinden %1.1 seviyesine tırmandığını ortaya koymuştur - böylelikle 2013 yılının Eylül ayından bu yana en yüksek noktaya gelinmiştir.
Enflasyon oranının bu denli büyük bir artış yaşamasının ardında sene içerisinde %2.5 tırmanış kaydeden enerji ücretlerinin bulunduğu ifade edilmektedir. Yiyecek, alkol ve tütün fiyatlarında da yükselme kaydedilse de, buradaki değişim %1.2 oranı ile sınırlı kalmıştır.
Avrupa Merkez Bankası enflasyonun 2018 yılına kadar hedeflenen seviyenin gerisinde kalacağını tahmin etmektedir fakat arzulanan seviyeye 2019 yılına kadar erişilmesi mümkün olmayabilir.