Margaret Thatcher, herkesin konut ve hisse senedi sahibi olacağı bir ütopyayı seçim vaadi olarak kullanmıştı. Kelimeler zaman içerisinde değişse de politikanın mırıldandığı melodi hiç değişmemiştir. Bugün Theresa May, benzer bir yöne odaklanmaktadır: evlerini zorlukla geçindirenler (Demir Leydi’nin vaatlerinden payına düşeni alamamış olanlar…). Tabi Başbakan May, bu açıklaması ile Avrupa Birliği’nin terk edilmesinin en fazla halkın fakir kısmını etkileyeceği gerçeğini tamamen görmezden gelmektedir. Neticede bu insanlar artan enflasyon (sterlinin değer kaybı ile tırmanan ithalatın yol açtığı) ile mücadele etmek zorunda kalacak, işlerini kaybedecek ve sosyal güvenlik yardımına muhtaç kalacaklardır. Topluluktan ayrılmanın May’in şahsına hiçbir şekilde zarar vermeyeceği bir konu kısacası.
Pek çok kişi için bir daire alabilecek parayı denkleştirmek her geçen yıl zorlaşmaktadır. Rakamlara bakacak olursak; 2016 yılında konut fiyatları %4.5 oranında, tüketici fiyatları %1.2 oranında ve maaşlar ortalama %2 oranında artış kaydetmiştir. Görüldüğü üzere, ev fiyatlarındaki artış çalışanların eline geçen paradaki artışı sollamıştır. Diğer bir deyişle, orta direk için kendi konutuna sahip olma fikri artık daha uzaktır. Tabi ki maaşların ve konut fiyatlarının bölgelere göre çok farklılık gösterdiği de bir gerçektir.
2017 senesi ev almak için gereken depozitoyu bir araya getirmeye çalışanlar için biraz rahatlatıcı olabilir zira fiyatlardaki artışın yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Ülkenin en büyük mortgage sağlayıcısı Halifax, fiyatların %1-4 aralığında yükseleceğini tahmin etmektedir. Halifax’a göre mortgage masraflarının düşük olması konut piyasasına destek verse de sterlinin değer yitirmesi ve Avrupa Birliği’nden ayrılma meselesine yönelik belirsizlik fiyatları frenleyecektir.
Ulusal İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre ortalama konut fiyatı 217000 sterlin ve iki yetişkinli bir ailenin geliri 23600 sterlindir. Genelde, ortak gelir toplamının 3.5 katı kadar konut kredisi verilmektedir.
Tabi burada akla gelen ilk konu sterlinin zayıflaması dolayısıyla artan enflasyonun İngiltere Merkez Bankası’nı (enflasyonu frenlemek maksadıyla) faizleri yükseltmek zorunda bırakabileceğidir. Eğer bu senaryo gerçekleşirse, yaşanacak artış mortgage oranlarına da yansıtılacaktır. Yani konut piyasasına olan ilgi düşecektir. Ev sahibi olanlar için çok sevindirici olmasa da dar gelirli kesimlerin hayalinin gerçekleşmesi ancak konut balonunun gelecekte sönmesine bağlıdır.