Eğer işler planlandığı şekilde giderse, Başbakan May Lizbon Anlaşması’nın 50nci maddesini Mart ayının sonunda yürürlüğe sokacaktır. Bu karar, sadece kabine içindekilerin bildiği (belki onların bile bilmediği) ayrılık planını uygulamaya koyacaktır. Bileşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden boşanma süreci iki yıl gibi bir süre alacaktır ve Britanya ancak bu sürecin resmen sona ermesini takiben yeni ticaret anlaşmalarını görüşmeye başlayabilecektir. Pek çok kişi bu ikisinin beraberce yürütüleceğini düşünse de, yasalar bunun tam aksini söylemektedir.
Britanya şu aşamada Yüksek Mahkeme’nin 50nci maddenin hükümet tarafından uygulanıp uygulanamayacağı (yoksa parlemento onayının mı gerektiği) yönündeki kararını beklemektedir. Mahkemenin diğer parlamentoların da onayının alınması gerektiği yönünde bir kararla dönmesi durumunda ülkenin AB’den ayrılma macerası çok daha farklı bir yöne gidebilir.
Hükümet, ülkenin AB’den ayrılma stratejisini parlamento ile paylaşmayı ısrarla reddetmeye devam etmektedir - Avrupa ile yapılacak görüşmelerde karşı tarafa avantaj vereceği korkusu etkili olmaktadır. Tabi bu bahane ülkenin topluluktan ayrılması savunanların bile canını sıkmaya başlamıştır zira Birleşik Krallık’ın iş çevreleri geleceğe yönelik kararlar alabilmek için ne olacağına dair fikir edinmek ihtiyacı içerisindedir. Görünüşe göre Başbakan May planlarını Kraliçe’ye bile açmayı reddetmiştir.
Başbakan May, yeni senede verdiği ilk röportajda Britanya’nın bloktan ayrılma planlarında bir bulanıklık olduğu iddialarını kabul etmemiştir (mevcut olmayan bir plan nasıl bulanık olabilir ki!). Sky News kanalına konuşan May, “Ayrılıyoruz. Çıkıyoruz. Artık Avrupa Birliği’nin bir üyesi olarak kalmayacağız” demiş ve Birleşik Krallık’ın topluluktan ayrılırken en iyi koşulları elde etmesini istediğini vurgulamıştır.
May’in yorumları ülkenin AB ile geleceğe yönelik ilişkilerinde sorunlar yaşayacağı inanışını doğurduğundan sterlin %1 oranında değer yitirmiştir.
Bu olayın hemen ertesi gününde yeni açıklamada bulunan May, kendisinin sorunlu bir çıkış döneminden bashettiğini yazanların konuyu çarpıttığını, yorumlarının bu şekilde algılanmaması gerektiğini ve böyle bir kavramı dahi kabul etmediğini vurgulamıştır. Ne kadar net konuşuyor değil mi?