“Alternatif gerçekler” palavraları arasında (buna Donald Trump’ın izleyeceği ekonomik politikalar ve Britanya’nın AB’den ayrılma fiyaskosu da dahil) bazı haberleri gözden kaçırmak normal karşılanabilir.
Geçen sene Çin ekonomisi kamu borcunun fazla arttığına, büyümesinin yavaşladığına ve hisse senetleri piyasasının aşırı değerli bir pozisyonda olduğuna dair endişeler dolayısıyla küresel ekonomiyi çalkantılara sürüklemişti. Çin’e yönelik korkuların meydana getirdiği kayıplar ancak birinci çeyrek sonunda yerine konulabilmişti. Yine de, bu konuya yönelik soru işaretleri kafalarda yer işgal etmeyi sürdürmüştü.
Türbülans ile geçen bir yılın sonunda Çin ekonomosinin %6.7 oranında büyüme yaşadığı görülmektedir. Bu rakam, diğer büyük ekonomilerin ancak rüyalarında görebilecekleri kadar yüksek bir düzeyde olsa da, 2015 yılına göre %0.2 geridedir ve 1990 yılından (Küresel Finansal Kriz’in etkilerinin hissedildiği yıllar) bu yana gözlenen en zayıf büyüme anlamına gelmektedir.
Çin’den gelen verilere her zaman biraz şüphecilikle bakılmıştır. Liaoning eyaleti valisi Chen Qiufa’nın eyaletin 2014 ile 2015 yılları arasında “geniş çaplı finansal bir algı yanılması” (ekonomik verilerin olduğundan daha iyi gösterilmesi) olayına karşıtığını iddia etmesi de bu şüpheci yaklaşımı haklı çıkarır niteliktedir.
Başkan Donald Trump’ın ekonomi konusundaki tutumu Çin’in 2017 yılında problemler yaşamasına yol açabilir. Trump, Çin ile ABD arasındaki ticareti dengeleyeceğini ve Çin’in para birimini ekonomisine çıkar sağlamak maksadıyla değersizleştirdiğini söylemektedir. Kendisi, bundan önceki başkanların bir ticaret savaşı başlamasından çekindikleri için kullanmadıkları ifadeleri kullanmaktadır. 2015 yılı verilerine göre ABD ile Çin arasındaki ticaret 660 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir - tabi rakamları incelerseniz ABD’nin bu ilişkide 440 milyar dolar açık veren taraf olduğunu görebilirsiniz.