Avustralya’nın yüzölçümü Amerika Birleşik Devletleri’ne kıyasla sadece 7.7 milyon kilometrekare daha küçüktür. Buna karşın ülkede sadece 23 milyon kişi yaşamaktadır - ABD nüfusuna oranla sadece 1/15, Birleşik Krallık nüfusuna oranla 1/3. Avustralya, ihtiyacı olanın bir hayli ötesinde doğal kaynaklara sahiptir ve bu zenginliklerin ihracatı ülkeye büyük bir gelir getirmektedir.
2016 yılının 3inci çeyreğinde sürpriz bir şekilde küçülme yaşayan Avustralya ekonomisi son çeyrekte %1.1 büyüme hızı yakalamıştır. Bu sayede yıl bazında %2.4 oranında genişlemeyi de başarmıştır. Ülkenin bu alanda diğer bir başarısı ise resesyon yaşamadan 25 yıl geçirmiş olmasıdır (bir ekonominin resesyona girdiğinin ifade edilebilmesi için ardışık iki çeyreğin küçülme ile geçmiş olması gerekmektedir). Eğer Avustralya ekonomisi 2017 yılının ilk çeyreğini de büyüme ile noktalar ise Hollanda’nın elinde tuttuğu rekora ulaşacaktır (1982 ile 2008 yılları dönemi). Büyük Buhran’dan bu yana en büyük küresel krizi de atlatarak 25 yıllık bir başarı elde etmek gerçekten çok büyük bir olaydır.
Son çeyrekte gözlenen büyümenin temelinde tüketici harcamaları ve ihracattaki (madencilik ve tarım sektörü bu dönemde iyi bir performans sergilemiştir) artış yatmaktadır. İş çevrelerinin yaptığı yatırımlar Aralık ayında %2 oranında artmış ve son 3 yıldır (küresel bazda hammaddelere gösterilen talepteki azalmaya bağlı olarak) yaşanan gerilemeye dur demiştir. Avustralya Hazine Bakanı Scott Morrison, gerçekleşen büyümeye dair açıklama yaparken, “Büyüme hızımız OECD ortalamasının yukarısında bulunmaya devam ediyor. Bu, ekonomimizde gözlenen değişimin (doğal zenginliklere dayalı ekonomiden daha geniş tabanlı bir ekonomiye geçişteki) başarısını teyit etmekte” demiştir.
Avustralya Merkez Bankası, emtia fiyatlarındaki toparlanmanın süreceğini ve bu sayede ülke ekonomisinin 2017 yılında %3 oranında genişleyeceğini tahmin etmektedir.