Hollanda’da yapılan genel seçimlerin sonucu Fransa, Almanya ve Avrupa komisyonu gibi önemli yerlerin rahat bir nefes alabilmesini sağlamıştır. Sayılan oylara göre, Başbakanlık görevini yapan Mark Rutte’nin partisi VVD, parlamentodaki 150 sandalyenin 33’ünü alarak yarıştan birinci parti konumunda çıkmıştır. Bu sonuca bakılırsa, Ruthe bir kez daha koalisyon hükümeti kurabilecektir. Seçimden ikinci olarak çıkan parti, Geert Wilders’in (İslam, göçmenlik ve Avrupa Topluluğu karşıtı) Özgürlük Partisi’dir. Hristiyan Demoktarlar ve D66 (liberal parti) 19’ar sandalye kazanarak Wilders’in gerisinde kalmıştır.
Özgürlük Partisi bir dönem yarışı önde götürse de kendilerine verilen destek kritik bir zamanda azalmıştır.
Seçimler sonrasında açıklama yapan Rutte, seçmenlerin “yanlış tür popülizme” dur dediğini söylemiş ve “Hollandalılar, takip ettiğimiz yolda güvenli, istikrarlı ve zengin bir şekilde kalmak istediklerini gösterdiler” demiştir. Partisinin bir öncekine nazaran 5 sandalye kaybetmesi ‘yanlış tür popülizmin’ oylarının %13’e çıktığı anlamına gelmektedir. Wilders ise, “Umduğum 30 sandalyeye ulaşamadık fakat sayımızı artırdık. Vatanseverlik baharı gerçekleşecek” ifadesini kullanmıştır. Özgürlük Partisi, toplam sayısını 5 artırmış ve 20’ye erişmiştir.
Mark Rutte’nin partisinin yaşadığı kayıplar İşçi Partisi’nin kayıplarına kıyasla devede kulak kalmaktadır. Seçim öncesinde 38 sandalyeye sahip İşçi Partisi, seçimde 29 sandalye yitirmiştir – Yeşil-Sol 10 koltuk kazanmış ve toplam sayısını 14’e yükseltmiştir.
Seçimde %80’e varan katılım oranı son 30 yılın en yüksek değeridir. Analizciler, bu derece yüksek ilginin liberallere yaradığını ifade etmişlerdir. Analizcilere göre seçime katılımdaki artışın gerisinde Birleşik Krallık referandumu ve ABD Başkanlık seçimlerinin sürpriz sonucu bulunmaktadır.
Günlük Forex Haberlerini okudunuz mu?