Forex Temel Analiz

Geride bıraktığımız haftada dünya çapındaki büyük hisse senedi piyasalarında (Cac dışında) yükseliş yaşadığını görmekteyiz.

Tartışma yaratan alanlardan birisi de iş piyasasının liderlerine ne kadar ücret ödeneceğinin piyasa güçlerinin tarafından belirlenmesi gerektiğidir; tabi bu prensibin normal bir işçiye ödenecek ücreti aşağıya çekmesine rağmen.

Amerika’dan yakında açıklanan veriler göstermektedir ki ekonomik iyileşme bir şekilde hız kazanmaktadır. Geçtiğimiz ay 58.6 (yukarı revize edilmiştir) seviyesinde açıklanan CB (Conference Board) tüketici güven endeksi bu ay 69.6 seviyesine tırmanmıştır.

Şu anki ekonomik tablo düşünüldüğünde hiçbir partinin tek başına lider olamayacağı bir senaryonun ortaya çıkması tam bir kâbus yaratmıştır. Bu durumun Euro bölgesindeki krizi körükleyeceği korkuları yatırımcıları endişeli bir hale getirmektedir; yatırımcıların şimdi isteyebilecekleri en son şey yeni bir belirsizliktir

Sonuçta İngiltere de AAA kredi notunu kaybeden (Fransa ve Amerika gibi) ülkelerin arasına katılmıştır. Şu anda AAA kredi notuna sahip olan sadece iki ülke bulunmaktadır; Almanya ve Kanada.

Bu hafta, geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan hareketleri geride bırakmakta olduğumuz Şubat ayı bazında da ele alacağız. Nasdaq haricindeki tüm büyük hisse senedi piyasaları geçtiğimiz haftayı yükseliş ile tamamlamıştır.

Amerika Merkez Bankası her ay 85 milyar dolar tutarında ipoteğe dayalı menkul kıymetler ile tahvil alımı yapacağını ve bu alımların gerekli görüldüğü sürece devam edeceğini (istihdamda ciddi bir artış gözlenene dek) belirtmişti.

Son aylar içerisinde şist petrolü hakkında pek çok haber ve makale görmekteyiz. Bu yazıda, şist petrolünün ne olduğunu ve döviz piyasası ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu anlatmak istiyoruz; özelliklede şist petrolü ve Amerikan doları arasındaki ilişkiyi.

Birleşik Devletlerin karşılaştığı en büyük problem, Demokratların senatoyu, Cumhuriyetçilerin ise kongreyi kontrol etmeleridir ve her iki taraf arasında çok az bir fikir birliği bulunmaktadır.

Almanya ekonomisi 2012 yılının son çeyreğinde %0.6 küçülme göstermesi Euro bölgesinin lider ekonomisinin resesyona gireceği korkularının artmasına neden olmuştur.

Japonya uzun bir süredir uyguladığı sıfıra yakın faiz oranlarına rağmen son üç çeyrektir resesyona yenik düşmektedir. Buna ek olarak, hükümetin ve Japonya Merkez Bankasının ekonomiyi desteklemek için attığı adımlar da deflasyonun yarattığı acıyı dindirmek için yeterli olmamıştır.

Geride bıraktığımız haftada dünya çapındaki büyük hisse senedi piyasalarının karmaşık bir görünüm sergilediğini ve çoğu endekste düşüş yaşadığını görmekteyiz.

Yakın zamanda Japonya’dan açıklanan veriler dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin 2012 yılının son çeyreğinde %0.1 daralma yaşadığını göstermektedir.

Alman ekonomisi 2012 yılının 4üncü çeyreğinde %0.6 küçülme yaşamıştır. Fransız ekonomisinin ise %0.3 küçüldüğü ortaya çıkmaktadır ki her iki ülkenin de ortaya koyduğu performans analizcilerin tahminlerinin çok altındadır.

Japonya’da yeni göreve gelen hükümet, ülkenin ihracatını daha rekabetçi bir seviyeye getirebilmek için, yenin diğer para birimleri karşısında değer kaybettiğini görmek istediğini çok açık bir dille belirtmiştir.