Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını destekleyenler kadar basın da Londra eski valisi Boris Johnson’un Perşembe günü başbakanlık yarışından çekildiğini açıklamasını hayterle karşılamıştır. Britanyalıların AB’den çıkmak yönünde oy kullanması ertesinde Başbakan David Cameron’un görevinden ayrılacağını ilan etmesi, Johnson’un yeni başbakan olacağı spekülasyonlarına yol açmıştı.
Bu gelişme, Avrupa Birliği içerisinde kalınması destekleyen, İçişleri Bakanı Theresa May’in adını ön plana çıkarmaktadır.
Britanya’nın AB’den ayrılma kararı alması ülkenin mükemmel olan kredi notunun azaltılmasına, sterlinin Amerikan doları karşısında 1985 yılı ortalarından bu yana en düşük seviyeye gerilemesine ve küresel hisse senetleri piyasalarından 3 trilyon doların uçmasına yol açmıştı. İngiltere’ye benzer bir referandum talebi ile gündeme gelen ülkelerde kafalar iyice karşımıştır. AB liderleri bloğun daha fazla zarar görmesinin önüne nasıl geçebileceklerini düşünmektedir.
IMF Endişeli
Uluslararası Para Fonu, ülkenin Avrupa Birliği’nden çıkması halinde ekonomik büyümenin yavaşlayacağı uyarısında bulumuştur – bu uyarı Euro Bölgesi için de geçerlidir. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, para politikalarının yaz içerisinde gevşetilebileceği söylemiştir.
Theresa May, politika çevrelerinde önemli bir isimdir ve kendisi göreve seçilmesi durumunda -kampanyanın diğer tarafında yer almış olmasına rağmen, seçmenlerin isteği doğrultusunda hareket edeceğini ve AB’den çıkış sürecini başlatacağını dile getirmiştir.
May, düzenlediği basın toplantısında, “Kampanyalar mücade etti, oylar kullanıldı; oylamaya katılım yüksekti ve halk kararını verdi. AB dahilinde kalma girişimi, topluluğu arka kapıdan girme teşebbüsü ve ikinci referandum olmamalı” demiştir.