Birleşik Krallık hükümeti, ülkenin Avrupa Birliği’nden çıkma niyetini bildiren resmi mektubu Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’a iletmiştir - Lizbon Anlaşmasının 50nci Maddesi’nin uygulama konulması işlemi gerçekleşmiştir.
Bu hamle, Britanya ile Avrupa Birliği arasındaki bağın ortak bir şekilde koparılmasının görüşüleceği iki yıllık süreci başlatmıştır. Britanya hükümeti bu süreç içerisinde iki taraf arasındaki ticaret ilişkilerinin gelecekteki durumunun da masaya yatırılacağını umut etse de Almanya Başbakanı Merkel bunun mümkün olamayacağını ifade etmiştir: “Görüşmeler öncelikli olarak ayrılma sürecini netliğe kavuşturmalı. Ancak bu soruya yanıt bulunması ertesinde geleceğe yönelik görüşlerimizin başlayabileceği olasılığı gündeme gelebilir”.
Avrupa Konseyi Başkanı Tusk, Birleşik Krallık’ın topluluktan ayrılmasının iki taraf açısından da faydalı olmayacağı ve “hasar kontrolüne” yönelik endişeler taşımaktatadır. Tusk, “Bugünü mutlu bir günmüş gibi varsaymaya gerek yoktur, ne Brüksel ne de Londra için. Neredeyse Avrupa’nın tamamı ve Britanyalıların neredeyse yarısı bir arada yaşamak, ayrılmamak istemiyor”.
Görüşmelerde ortaya çıkabilecek sorunların Birleşik Krallık ve Avrupa Topluluğu arasında güvenlik işbirliği konusunda ciddi bir risk teşkil edeceği düşüncesi her iki taraftan da destek bulmaktadır.
Avrupa Birliği, boşanma sürecinde nasıl bir yol izleneceğinin ana hatlarını yarın yayınlayacaktır fakat görünüşe göre iki konu ön planda yer alacaktır: Britanya’da yaşayan Avrupa Birliği vatandaşlarının ve topluluğa dahil ülkelerde yaşayan Britanyalıların durumu ve daha önce iki taraf arasında kararlaştırılan finansal yükümlülükler (emeklilik maaşları ve ortak yürütülmesi planlanan büyük projeler).
50nci Madde ile başlayan sürecin geri alınması gibi bir mekanizma bulunmamaktadır. İngiltere’nin politika sahnesinde çok köklü bir değişim yaşanması durumunda bile alınan kararın tersine çevrilmesi imkansız gibi görünmektedir.